Giriş Yap "Enter"a basıp içeriğe geçin

SOSYAL BİLİŞSEL ÖĞRENME KURAMI

Sosyal Bilişsel Öğrenme Kuramının insanın zihnine önem verir. Sosyal bilişsel öğrenme kuramı aslında davranışçı kuramların savunduğu bir çok şeyin tam zıttını savunur.  Burada davranışçı kuramdan farklı olarak öğrenme  ile davranışın aynı olmadığından bahsederiz. Bazı öğrenmeler zihinseldir ve gözle görülmez. Bu kuramda, uyarıcı ve tepki arasında organizmanın kendisi yani algılama,zihin,düşünme vardır. Bu kuramcılar içsel pekiştirmeyi savunur. İçsel pekiştirmede ,birey  yaptığı davranışı kendi istediği için yada kendi merak ettiği için  yapar. Bu kuram organizmanın aktif olduğundan bahseder. Organizma düşünür ve yorumlar. Aynı zamanda sosyal bilişsel kuram molar anlayışı savunur. Yani davranışı bütün olarak ele alır. Bu kuram için öğrenme, gözlem yoluyla da kazanılabilir ve  kişinin öğrenmesi için öğrendiği şeyi  davranışa dökme zorunluluğu yoktur.

Bandura’ya Göre Sosyal Öğrenme;

Başkalarını gözlemleme yoluyla yeni davranış kazanma sürecidir. Sosyal öğrenme kuramında  model her şeydir.  Modelin özelliklerine bakacak olursam, model alınacak kişi önemlidir ve genelde popüler insanlar model alınır. Ya da alanında uzman kişiler model olabilir. Alınan model genelde gözlemcinin bazı özelliklerine benzediği için de model alınabilir.  Davranışın özelliklerine bakacak olursak. Burada önemli soru hangi davranışlar model alınır. Ödüllendirilen davranışlar daha fazla model alınır. Basit davranışlar zor davranışlara göre daha fazla model alınır. Pratik, işlevsel, fayda sağlayan davranışlar  daha çok model alınır.

Çocuklarda saldırgan davranışlar daha çok model alınır.Başkalarını, başka nesne veya eşyaları gözlemleyerek yeni davranış kazanma sürecine model alma denir. Model alma, kişinin modelin davranışlarını kendisine uyarlama sürecidir. Model almada özgünlük kavramı olmaz. Model alma ile taklit etme ise aynı şey değildir. Model alma süreci aşamalıdır, karmaşıktır ve bilişseldir. İnsan model alacağı davranışı önce zihin süzgecinden geçirir ve kendisine uygun olup olmadığına da bakar. Taklit etme ise basittir ve davranışı  birebir kopya etmektir ve düşünme arka plandadır.

 Gözlem Yoluyla Öğrenme

Dört aşamadan oluşur. Bunlar sırasıyla; dikkat, hatırlama, uygulama, güdülenme.  Öğrenme herzaman dikkat ile başlar. Dikkat aşaması gözlemcinin modelin davranışlarına odaklandığı ve modelin davranışlarını izlediği basamaktır. Diğer basamak hatırlama yada akılda tutma , gözlemcinin modelin davranışlarını zihnine kaydettiği basamaktır. Burada gözlemci ,modeli görmese dahi  modelin davranışlarını hatırlar. Uygulama ya da davranış oluşturma basamağında, gözlemcinin modelin davranışlarını , kendi davranışlarıyla bütünleştirme sürecidir. Güdülenme, davranışın devam etmesi için ödül beklentisi oluşturmaktır.

Güdülenme aşamasında üç tane önemli kavram vardır. Doğrudan pekiştirme, dolaylı pekiştirme ve içsel pekiştirme. Ödülü doğrudan gözlemci alır ise bu doğrudan pekiştirme olur.  Eğer ödülü model alırsa  bu gözlemci için  dolaylı bir pekiştirme olur. Gözlemci kendi istediği için davranışı sergiliyorsa bu da içsel pekiştirme olur. Örnek vericek olursam, benim annem çok güzel künefe yapıyor olsun diyelim. Annem künefe yaparken ellerini nasıl kullandığını izlemem  benim dikkat aşamam olur. Eğer ben annemin yanından ayrıldıktan sonra annemi künefe yaparken izlemediğim halde onun hareketlerini beynimde görebiliyor isem bu da benim akılda tutma aşamam  olmuş  olur. Eğer  ben kendi başıma künefe yaparsam bu davranış oluşturma aşaması olur. En sonunda da yaptığım künefeyi sevdiklerime yedirdiğim vakit onların beğenilerini duymam ve tekrar  künefe yapmam da benim güdülenme aşamam olur. 

Sosyal Öğrenme Kuramının Dayandığı Temel İlkeler

(1)Sembolleştirme kapasitesi, zihinsel kodlama yapma yeteneğidir. Sembolleştirme kapasitesi hatırlama  basamağıyla bağlantılıdır. Zihinsel kodlamada sembolleştirmeyi  ya resim ile ya da metin ile yaparız. Dışarıda gördüğümüz şeyleri zihnimizde sembolleştirebilme olayıdır aslında.

(2) Öngörü  kapasitesi, geleceği önceden tahmin etme yeteneğidir. Bu zihinsel bir süreçtir.

(3) Hayat her şeyi deneyimleyebileceğimiz kadar uzun değildir bazen o şeyi başka insanlara bakarak deneyimlemeliyiz.Dolaylı öğrenmede de aynı mantık vardır. Dolaylı öğrenme kapasitesi, başka insanları gözlemleyerek davranış kazanma durumudur.

(4) Öz yeterlik kapasitesi,  kişinin işi yapıp yapamayacağı konusunda , kendisine duyduğu inançtır. Özyeterlik kaynakları ; bireysel yaşantılar, dolaylı öğrenme sözel ikna ve fizyolojik – duygusl durum. Bireysel yaşantı ,eğer davranışı kendi deneyimlerimizle gerçekleştirirsek bizim özyterliğimiz yüksek olur.

Dolaylı öğrenmeye, davranışlarımızın bir kaçında kendimiz değilde  aynı durumda bulunduğumuz başka  kişilerin yaşantı ürünlerini gözlemleyerek davranışı gerçekleştirirz. Sözel ikna, karşı taraf bize davranışımızın oluşmasında motive edici cümleler kurar ise ya da bizim o davranışı yapma inancımızı arttıracak cümleler sarfederse buda sözel ikna olmuş olur. Fizyolojik ve duygusal durum,  burada tamamen bireye ait etkenler devreye girer. 

(5)Öz yargılama kapasitesi, sadece  düşünce vardır. Kişinin kendi davranışlarını sorgulaması, eleştirmesi veya  yargılamasıdır. Burada  kişi kendi eylemlerini kendi kendine düşünür ve sorgular.

(6)Öz düzenleme, davranış yada eylem vardır. Kişinin kendi davranışlarını planlaması ,kontrol etmesi, değiştirmesi veya yeniden düzenlemesidir. Bu kavramda davranış olması önemlidir.  Bir baba alacağı arabayı nerden alacağını düşünür kıyaslar ve kararlaştırdığı yere gidip arabayı alır. Bu örnekte babanın arabayı nerden alırsa daha uygun olucağını düşünmesi öz yargılama, gidip alması ise öz düzenleme dir.

(7) Karşılıklı belirleyicilik kapasitesi, bandura der ki; karşılıklı etkileşim herzaman vardır. Yani çevre bireyi ,birey davranışı ,davranış çevreyi etkiler ve aynı zamanda çevre davranışı ,davranış bireyi ,birey de çevreyi etkiler . Burada  kısır bir döngü vardır.

~ Sosyal Bilişsel Öğrenme Kuramı ~

Bandura’nın Dört Tane Dolaylı Yaşantısı Vardır

(1) dolaylı pekiştirme,(2) dolaylı güdülenme ,(3) dolaylı ceza ve (4)  dolaylı duygu.

(1) Dolaylı pekiştirme, burada gözlemci modele bakar, model yaptığı davranışın arkasından ödül alır ve gözlemci de o davranışın aynısını ortaya koyar ve aynı ödülün  ona da gelmesini bekler. Burada dikkat çeken nokta modelin somut  ödül almasıdır. Mesela evin en küçüğünün abi ve ablalarının takdir belgesi aldığında akrabalardan tebrik aldığını gördüğünde o da eline sanki belge almış gibi akrabalarına götürüp tebrik almayı bekler.

(2) Dolaylı güdülenme, burada ödül yoktur. Gözlemcide sadece gördüğü  davranışı yapmada isteklilik hali vardır.  Örneğin bir anne komşusunun camı gazate ile sildiğini görür ve acaba  camları bende mi gazeteyle silsem der arkasından ödül gelmez.

(3) Dolaylı ceza, Bandura: öğrencilerinize ceza verirken sınıf içerisinde yapın.(tabiiki öğrenciyi rencide etmeden) burada kastettiği şey diğer öğrencilerde o kişinin ceza aldığını gördüklerinde onlar da o bozuk olan davranışlarını düzeltirler. Burada gözlemlenen kişinin yaptığı davranış arkasından ceza gelir ve gözlemci bu davranışı yapmaz. Örnek vericek olursam; iki abla kardeş düşünelim ,abla yüzüne makyaj malzemleri sürer ve bir zaman sonra yüzünde yaralar çıkar bunu gören kardeş makyaj malzemelerinden uzak durur.

(4) Dolaylı duygu,gözlemlenen kişinin bir duygusu vardır diyelim bu üzüntü, korku, acı olabilir. Biz bu duygulara sahip olmasak bile biz de  gözlemlediğimiz o duyguyu benimseriz. Örneğin yaban ayısını görmediğimiz halde ondan korkarız. Çünkü belgeselde veya haberlerde bunları izledik ve onları gören kişilerin duygularını da gözlemlemiş olduk ve biz de o duyguya sahip olduk. Toparlayacak olursam dolaylı duygu ,kendi yaşantımız olmamasına rağmen başkasında gördüğümüz duyguları benimseme durumudur.

~ Sosyal Bilişsel Öğrenme Kuramı ~

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir