Giriş Yap "Enter"a basıp içeriğe geçin

EĞİTİM PSİKOLOJİSİ

DAVRANIŞÇI ÖĞRENME KURAMI

Davranışçılar, uyarıcıların sebep olduğu,  insan ve hayvan organizmalarının üzerinde oluşan, gözlenebilen veya gözlenemeyen  tepkilerinde  temel bir ayrım yoktur der.  Çünkü onlara göre öğrenmenin kimyası aynıdır. Bu nedenle psikolojik araştırmalarını hayvanlar üzerinden gerçekleştirmiş ve insanlar için de bu verilere dayanarak fikir yürütmüşlerdir. Davranışçı kuram insan zihnine pek itibar etmez. İnsanı, işlenmeye hazır boş bir levha olarak görür.  Davranışçılara göre insan ,doğduğunda, zihninde hiçbir bilgi veyahut fikir yoktur . İnsan ne öğrenirse sonradan öğrenir. İnsan zihni şekillendirilmeye uygun bir hamur gibidir burada en önemli faktör ise çevredir. Davranışçılar ,insan zihninde olup bitenler bilinemez bu yüzden bireydeki gözlenebilen dolayısıyla da ölçülebilen davranışların incelenmesini psikolojide tek bilimsel yöntem olacağını savunur. (Davranışçı Öğrenme Kuramı)

Davranışçı öğrenme kuramına göre öğrenme eylemi, duyu organlarmızla algılayabildiğimiz ve davranışlarımızın oluşmasına sebep  olan  her türlü iç ve dış etkenler  ile bunlara karşı  organizmada gösterilen tüm fizyolojik ve psikolojik farklılaşmalar arasında bir bağ kurma  sürecidir. Bu bağ  dışarıdan gözlemlenebilir. Ve bu bağın kalıcı olabilmesi için davranışın gerçekleşme ihtimalini çoğaltan uyarıcıların sağlamlaştırılması gerekir. Uyarıcı ve tepki arasında ,zihni kullanma ,düşünme, anlamlandırma gibi kavramlar asla olmaz. Öğrenme yeni bir davranış kazanmadır. Bu kuramda sadece gözlemlenebilen davranışlar öğrenme olarak kabul edilir. Onlara göre öğrenme, çevre ve yaşantılar sonucu oluşmaktadır ve öğrenme diye bir kavram yoktur . Davranışçılar öğrenme kelimesi yerine koşullanma kavramını kullanılırlar. Bu yaklaşımda öğrenmede koşullanma süreçleri de büyük önem arzetmektedir. (Davranışçı Öğrenme Kuramı)

Klasik Koşullanma

Klasik koşullanma, organizmanın daha önceden tepki oluşturmadığı nötr  bir uyarıcıya tepki verme sürecidir. Örnek olarak duygular,  otonom sinir sistemi tarafından desteklenen kızgınlık, sevilmek ,öfke ,aşk  gibi kavramlar tamamen klasik koşullanmadır. Klasik koşullanma duyuşsaldır, ödül ve ceza kavramları yoktur, temel ilkesi bitişikliktir. Klasik koşullanma kendi içinde birkaç  kavramda incelenebilir. Koşulsuz uyarıcı, organizmada doğuştan tepki yaratacak  yada yeni doğan bir bebekte etki yaratan aynı  zamanda herkesi de etkileyebilen uyarıcılardır. (Örnek verir isem, acı ,kaza, çok sıcak bir hava.) Koşulsuz uyarıcı öğrenme yoluyla ortaya çıkmaz. Koşulsuz tepki, organizmanın uyarıcıya doğuştan verdiği tepkilerdir. Mesela acıdan dolayı korkmak.  Yada  çok sıcak bir havada  içimizdeki  bunalma hissi. Burada korkmak  ve bunalma hissi koşulsuz  tepkilerdir. (Davranışçı Öğrenme Kuramı)

Nötr Uyarıcı

Nötr uyarıcı ,bizim için hiçbir anlam ifade etmeyen uyarıcılardır. Dolayısıyla organizma bu uyarıcıya hiçbir tepkide bulunmaz.Koşullu uyarıcıda , bir davranışı koşullamak için önce nötr ardından koşulsuz uyarıcının yanyana gelmesi ,bitişmesi  gerekir. Böyle olduğu takdirde biz koşullanmış oluruz. Koşullandığı  uyarıcıya gösterilen tepkilerde  koşullu tepkilerdir. . Örneğin arı , arının daha önce benim üzerimde olumlu yada olumsuz hiçbir etkisi yoktu taki beni ısırana kadar , burada arı nötr uyarıcıdır acı ise koşulsuz uyarıcıdır bu iki durum eşleştikten sonra benim artık arı gördüğümde korkmam  koşullu bir uyarıcı olur. Ve biz  insanlar genelde fobilerimizi klasik koşullanma ile ediniriz. (Davranışçı Öğrenme Kuramı)

Klasik koşullanmanın  etkili olabilmesi için ise;koşulsuz uyarıcı istikrarlı olmalı, nötr uyarıcı koşulsuz uyarıcının  hemen ardından ideal zaman süresinde gelmeli devam etmeli ve bitmeli ve nötr uyarıcı ile koşulsuz uyarıcın eşleşmesi sık sık tekrarlanmalı ki davranış pekiştirme kazansın. Örnek verecek olursam, bir bebeğin uyku düzenini oluşturma. Eğer bebeği her gün aynı saatte  önce  emzirip ,yatağına yatırıp sonra ışığı kapatıp uyumasını sağlarsam klasik koşullanma  yapmış olurum. (Davranışçı Öğrenme Kuramı)

Sönme

Sönme, koşulsuz uyarıcının ortamdan çıktığında veya koşullu uyarıcı tek başına verildiğinde koşullu uyarıcıya gösterilen tepkinin azalması veya zamanla ortadan kalkmasıdır. Aslında koşullu uyarıcının yeniden nötr uyarıcıya dönüşme sürecidir. Klasik koşullanmanın sönmesinde doğrudan azalma vardır herhangi bir artış söz konusu değildir. Örnek verecek olursam; arıdan korkma davranışı nasıl söner? Şöyle,  eğer arı birdahaki karşılaşmalarımızda beni  ısırmazsa,ve bu ısırmama olayı tekrarlanırsa arıya olan korkum sıfırlanır. Ya da bebek yatağına yatırıldıktan sonra artık  anne ışığı  kapatmamaya başlarsa bebek uyumaz .Kendiliğinden geri gelme, koşulsuz uyarıcı ortamda olmadığı halde koşullu uyarıcıya gösterilen tepkinin yeniden ortaya çıkmasıdır. Yukarıda verdiğim arı örneğinden yola çıkalım. Ben artık arıdan korkmuyordum , herhangi bir yerde otururken bir arı geldi  ve etrafımda dolanmaya başladı ve benim arılardan  korkum tekrar ortaya çıktı. Korkumun ortaya çıktığı nokta kendiliğinden geri gelmedir.

Başka bir örnek verirsem araba kazası geçirmiş bir kişi arabalardan korkar .Bu korkuya sebep olan etkenler kalktığında yani sönme olduğunda o kişi arabadan korkmamaya başlar. Bir gün  markete gittiği sırada yanından hızla geçen arabaları görür ve  o kişi yeniden arabalardan korkar. Genelleme,  benzer uyarıcılara aynı tepkiyi vermektir. Uyarıcılar birbirine benzeyecek ancak tepki aynı olacak . Örnek verecek olursam, öğretmenin anlattığı matematik dersini çok seven öğrenci, öğretmenin anlattığı geometri dersini  de çok sever. Ya da arkadaşı tarafından ihanete uğrayan bir kişi, diğer kişilerle arkadaşlık kurarken temkinli davranır. (Davranışçı Öğrenme Kuramı)

Ayırt Etme

Ayırt etme, belirli uyarıcılara farklı tepkiler vermektir. Örneğin ,öğrenci içinde işlem olan tüm derslerden korkuyor. Bir zaman  sonra sadece matematikten korkarken ,kimyayı fiziği sevmeye başlayacaktır. Üst düzey koşullanma, koşullanılan uyarıcının önüne hangi uyarıcıyı eklersek onda da koşullanma ortaya çıkmasıdır. Üst düzey koşullanmada uyarıcılara tek tek  koşullanmak esastır. Önce birinci  dereceden koşullanmanın gerçekleşmesi gerekir  ardından da  diğer nötr bir uyarıcıya  koşullanma olur. Üst düzey koşullanmada ,uyarıcıların birbirine  benzemesi gerekmez. Örnek verirsem; bir adam parkta yürümektedir, bir gün sahipsiz bir köpek tarafından kovalanan adam köpekten korkmaya başlar. Ertesi gün  bu köpeğin yanında sahibini gören kişi , köpeğin sahibinden de korkmaya başlar. Burada  kişinin köpeğin yanında ,sahibinden de korkması üst düzey koşullanmadır.

Sistematik Duyarsızlaştırma

Sistematik duyarsızlaştırma, sadece korkuları yok etmek için kullanılır. Burada  asla ve asla ödül yada ceza kullanılmaz. En az korkulandan en çok korkulana doğru  sıralama yapılır. Örnek verecek olur isem; denizden korkan bir kişiyi düşünelim.Bu kişiye öncelikle denizi sevdirecek hikayeler anlatılır. Daha sonra bu kişiye dünyadaki görmeye değer deniz ve okyanusların bulunduğu bir belgesel izletilir. Daha sonra bu kişi küçük bir havuza götürlür  ve havuza girer. En sonunda  da aynı kişi denize götülür  ve denize girer sonunda o kişi deniz korkusunu yenmiş olur.

Edimsel Koşullanma

Edimsel koşullanma , Skinner’ in ortaya koyduğu bir koşullanmadır. Edimsel koşullanma, psikomotor davranışların ödüllerle şekillenmesidir. Örneğin  voleybol oynamak, dans etmek, yazı yazmak bunların hepsi edimsel koşullanmayla kazanılır. Klasik koşullanma ile edimsel koşullanma arasında bazı farklılıklar vardır. Klasik koşullanma sadece duyuşsal davranışları ele alır. Mesela ağlamak, öfkelenmek, sevmek bunların hepsi klasik koşullanmdan kaynaklanır. Ancak edimsel koşullanmada davranışlar, psikomotordur. Klasik koşullanmada once uyarıcı gelir arkasından tepki yapılır. Edimsel koşullanmada ise önce tepki yapılır arkasından gelen pekiştireç olur. Klasik koşullanmada organizma pasiftir. Mesela ışık yaktık tepki verdi . zili çaldık tepki verdi gibi. Edimsel koşullanmada ise organizma aktiftir . Yani , organizma ödüle ulaşmak yada cezadan kaçmak için  aktif olmak zorundadır. Klasik koşullanmada pekiştireç herzaman tepkiden önce gelir. Edimsel koşullanmada bu durum tam tersidir. Klasik koşullanmada davranışlar bilinçsizdir. Edimsel koşullanmada  yapılan ilk davranış tesadüfen yapılır. Sonraki davranışlar ise  bilinçli davranışlardır.

Son olarak klasik koşullanmada , uyarıcının kaynağı bellidir. Ancak edimsel koşullanmada  yapılan ilk davranış tesadüfen yapıldığı için  uyarıcının kaynağı tam olarak bilinemez. Edimsel  koşullanmada , tepkinin en az  bir kez de olsa yapılmış olması gerekir. Ayrıca edimsel koşullanmada pekiştireçler  tepkiden sonra gelir  ve tepkinin yapılma sıklığını etkiler. Pekiştireçler kendi arasında maddelere ayrılır. Birincil pekiştireç,  doğrudan yaşamın devamlılığı ile ilgilidir yani hayatın devam etmesini sağlayan yada  hayatı bir şekilde tehdit eden uyarıcılardır. Doğuştan gelir.  Klasik koşullanmada , koşulsuz uyarıcıya karşılık geliyorlar. Ve bu pekiştireçler öğrenilmemiş pekiştireçlerdir. Örneğin gütültü, temiz hava, radyasyon,dayak yiyecek. Bunların hepsi bizde  doğuştan etki yaratır.

İkincil Pekiştireçler

İkincil pekiştireçler ise  doğuştan gelmezler, bu pekiştireçler anlamını sonradan kazandığımız pekiştireçlerdir. Örneğin yks sınav, kupa almak , övgü almak , hakaret gibi kavramlarda biz bunların anlamlarını doğuştan bilmiyoruz. Ve sonradan anlamlarını kazanıyoruz. Oyuzden hepsi ikincil pekiştireçtir diyebiliriz. İkincil pekiştireçler , klasik koşullanmada koşullu uyarıcıya karşılık gelir. Olumlu pekiştireçler, ortama girdiğinde bizi mutlu eder. Eger bizi mutlu ediyorsa ödül anlamına gelir ancak olumlu bir şey ortamdan çıktığında bizi rahatsız eder ve  ceza anlamına gelir.

Olumsuz Pekiştireçler

Olumsuz pekiştireçler, ortama kötü bir şey geldiğinde bizi mutsuz eder ve ceza anlamına gelir ama ortamdan çıktığında biz rahatlarız ve bu da ödül anlamına gelir. Birincil olumlu pekiştireçler, yiyecek , temiz hava , sağlık ,dinlenme  bunlar ortama girdiğinde bizi mutlu eder. Ortamdan çıktığında da bizi mutsuz eder. Davranışın sıklığı artıyor veya devam ediyorsa  bu pekiştirmedir. Eğer davranışın sıklığında azalma veya durma gözlemlenmişse buda ceza dır. Pekiştirrme kendi arasında ikiye ayrılır olumlu ve olumsuz pekiştirme olarak .

Olumlu Pekiştirme

Olumlu pekiştirme, ortama doğrudan organizmayı mutlu  eden  hoşa giden bir uyarıcı girer ve davranışın sıklığı  artar . Örnek olarak sınavdan sonra öğretmen öğrencisine aferin dedi ve öğrencinin başarısı arttı . Ortama doğrudan aferim eklendiği için davranışın sıklığı arttı. Yada küçük yaştaki çocuğa annesi dişini fırçaladı diye ona hediye verdi ve çocuk dişini fırçalamaya devam etti. Olumsuz pekiştirme, ortamdan organizmayı mutsuz eden , rahatsız eden uyarıcı çıkartılır. Ve davranış devam eder. Mesela dışarıdan ses geliyor , pencereyi kapattım ve gürültüyü engelledim ve ders çalışmaya rahat rahat devam ettim. Davranışımın sıklığı arttı. Asıl amaç ortamdan beni rahatsız eden durumun kalkması ve davranışıma benim devam etmem.  Eğer davranışın sıklığı azalırsa bu herzaman cezadır. Mesela asansörde kaldım ve ben birdaha asansöre binmessem  bu ceza olur. Çünkü davranışımın sıklığı azaldı.

Ceza

Ceza kendi içinde ikiye ayrılır, birinci tip ceza ve  ikinci tip ceza. Birinci tip ceza  çok sert bir yöntem dir. Birinci tip cezada ortama doğrudan mutsuz eden bir uyarıcı gelir ve davranışın sıklığı azalır. Aslında birinci tip ceza maruz kalmaktır. Mesela parmak kaldıran çocuğa öğretmeninin kızması ve çocuğun bir daha parmak kaldırmaması. İkinci tip cezada ise  beni mutlu eden ve aynı zamanda sahip olduğum hoşa giden uyarıcı ortamdan çıkartılır.  Burada organizma ondan mahrum bırakılır. Mesela kardeş kavgasında anne diyorki; kardeşine vurduğun için bilgisayarla oynamanı yasaklıyorum. Burada bilgisayarla oynamak zaten çocuğa  sahipti anne bu sahip olduğu şeyi ortamdan aldı . ( pekiştireç ile pekiştirme aynı şey değildir.) .

Sürekli Pekiştirme

Sürekli pekiştirme, yeni bir davranış kazandırılırken kullanılır. Özellikle  çocuklarda kullanılıyor . Mesela  çocuğa  el yıkama alışlkanlığı kazandırılırken ya  da tuvalet eğitimi verilirken . Burada , yapılan her davranışın arkasından ödül gelir. Sabit  oranlı pekiştirme, organizma önceden belirlenmiş olan davranışları pekiştirir. Ayrıca organizma kaç davranıştan sonra pekiştirecin geleceğini bilir. Mesela,baba evde  üç kere yemek yaptığında ev halkı ona teşekkür eder.  Baba burada üçkez yemek yaptıktan sonra ona teşekkür edileceğini bilir.  Ancak  davranışın sayısında belirsizlik varsa  ozman  değişken oranlı pekiştirme  olur.

Organizma hangi davranışının ardından pekiştirecin geleceğini bilmez. Mesela  bir mağaza  100’ cü müşterimize hediye çeki veriyoruz diye bir ilan verdi diyelim ve o mağazadan alışveriş yapan kişi kaçıncı kişi olduğunu bilemediği için sürekli ordan alışveriş yapmak isteyecektir. Bu olay değişken oranlı pekiştirmedir. Sabit aralıklı pekiştirme , organizma pekiştirecin ne zaman geleceğini bilir. Yani zaman bellidir. Mesela telefon faturasının ödenmesi. Yada her cuma günü psikoloji dersine gidiyor olmam . Bu   iki örnek sabit aralıklı pekiştirmeye aittir. Eğer zaman belli değil ise  buna değişken aralıklı pekiştirme denir. Mesela  okullardaki müfettiş baskınları .  Yada  ailenin  her yıl , yıl içerisinde sana göndereceği harçlık. 

Karşılaştıracak olursam, her ayın 10’unda çay partisi yapan kız grubu sabit aralıklı pekiştirme yapar. Yine bu kız grubu çay partisini bazen ayın 6’sında bazen 15’inde yaparlarsa buda değişken aralıklı pekiştirme olur.  Büyük anne kuralı,  burada bireyin en çok yapmak istediği şey ile en az yapmak istediği davranışlar birbirine önkoşul ilişkisiyle bağlanır. Önce istenmeyen davranış yaptırılır daha sonra  istenilen davranış karşımıza ödül olarak gelir. Ve premack ilkesi herzaman başka bir kişiyle yapılır. Ayrıca bu ilkede bir hiyerarşi vardır. Örnek verecek olursam, dişlerini fırçalamak istemeyen ama televizyon izlemeyi çok seven bir çocuğu ele alalım burada biz çocuğa dersek ;dişlerini güzelce fırçalarsan  televizyon izleyebilirsin burada biz premack ilkesini uygulamış oluruz. Bu ilkede dikkat edilmesi gereken yer istenilen davranışın önce yaptırılması daha sonra ödül verilmesidir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir